Büyük emeklerle yetiştirilen narenciyenin yüksek kalitelerini hasattan sonra tüketiciye ulaşıncaya kadar korunması gerekmektedir. Bunun için çok kolay bozulabilir ürünlerden olan meyve daha yakından tanınmalıdır. Ürünlerin kalitesini ve dayanım gücü üzerine etkili olan hasat öncesi ve hasat sonrası faktörler incelenmeli, meyveler için en uygun muhafaza koşullarını öğrenilmelidir.
Narenciyenin tadı, besin değerleri ve depolama ömrü, doğru kültürel uygulamalara, hasatta özen gösterilmesine ve uygun hasat sonrası uygulamalara bağlıdır. Hasat sonrası uygulamaların başarısı ise, üretim koşullarına, mevsime, hasat sonrası uygulanan yöntemlere ve pazara olan uzaklığa göre değişkenlik gösterir.
Narenciye hasattan sonra da canlılıklarını sürdürürler. Solunum yapar, yani oksijen alır ortama karbondioksit verirler ve bu arada açığa çıkan enerjiyi kullanarak yaşamsal süreçlerini devam ettirirler. Yaşlanma dahil bütün yaşamsal olaylar enerjiye ihtiyaç duyar ve bu enerji solunumla karşılanır. Bir ‘’oksidasyon’’ olan solunumda, karbonhidratlar havanın oksijeni ile parçalanarak karbondioksit ve suya dönüşür ve enerji açığa çıkar.
Narenciye dalında iken, solunumda kullandığı besin maddelerini bir taraftan fotosentez yaparak üretmektedir. Ancak, dalından koptuktan sonra artık besin kaynağı kesilmiştir. Bu nedenle, solunumda bünyesinde depo ettiği besin maddelerini kullanır. Bu süreçte kendi kendini tüketmesi söz konusudur. Sonuç olarak, metabolizması yani solunumu ne kadar hızlı ise o kadar çabuk yaşlanarak ölür. İşte, bu nedenle ürünümüzün hasattan sonraki ömrünü (depolama yada raf ömrü) uzatmak için en başta solunumun yavaşlatılması gerekir.
Narenciye hasat sonrası uygulamaları, hasat zamanın doğru bir şekilde saptanması ile başlar. Daha sonra hasadın dikkatli bir şekilde yapılması ile devam eder. Depolama alanına gelen Narenciye, istenilen özelliklere göre hazırlanarak soğuk hava depolarına alınır. Soğuk hava depolarında metabolizmaları yavaşlatılan narenciye ürünlerinin solunumu yavaşlar ve su kaybı en aza indirgenmiş olur.